Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Ocak 2017 Pazartesi

ah çocuklar, vah çocuklar...

ne olmuştu... bizler yeni nesil anneler özgür, mutlu çocuklar yetiştirmeye odaklanmıştık. annelerimiz gibi olmayacaktık hiç! ah keşke olsaydık, olabilseydik. onlar bizi sınırlıyordu değil mi, onlar bizi birer birey olarak görmüyordu değil mi? üstelik bizlere bakmaktan kendileri helak olmuş, doğum sonrası kiloları ile tasvip edilesi değillerdi değil mi? bizler "çocuk da yaparım kariyerde!" nesliydik... hem kariyer sahibi, hem fit bakımlı hem de muhteşem neşeli anneler olma yolunda ilerledik.

ah benim çocuğum, en mükemmel sen olacaksın. her türlü etkinliğe katılacaksın, baleden çıkıp jimnastiğe oradan yüzmeye akşam piyanoya.... ingilizceyi şakır şakır konuşacaksın. ama çocukluğunu da yaşayacaksın, çılgınlar gibi eğleneceğiz seninle, neler neler oynayacağız bi bilsen... hem iyilik meleği, hem çevreci hem bilmemneci olacaksın. arkadaşlarınla süper eğlenip paylaşmayı öğreneceksin..

işte bu eğilimler anne bloglarını doğurmuştu. tabi ki ben de çok faydalandım. bebek beslenmelerinden tutun da doktor, okul, etkinlik tavsiyeleri.. hepsi birbirinden değerli ve güzel paylaşımlardı bence. ve blogcu anneleri gerçekten tebrik ediyorum gittikleri yolu anlattıkları, yaşadıklarını paylaşma erdem ve zahmetini gerçekleştirdikleri için.. bir kere kesinlikle faydalandığım fikir aldığım çok sayıda paylaşım gördüm. benim blog dünyasına girme nedenim ise tamamen bir günlük oluşturmaktı ve bu nedenle blog adı "bejnaninguncesi" idi zeyno doğana kadar. çünkü bir deftere yazma imkanını zor buluyor ve kuzularımın "an"larını kayıt altına almak istiyordum. neyse, mesele bu değil... mesele anneliğimiz..

özeleştirimi vermek istiyorum öncelikle: bir kere evet bir evlat yetiştirmek meşakkatli iş. sorumluluğu büyük. ben ise nispeten şanslı azınlıktayım çünkü annem destek oldu, oluyor hala. o olmasaydı çok daha zordu herşey.. hakkını hiç ödeyemem bunu biliyorum. onun dışında kuşkusuz eşimle birlikte kotarmaya çalışıyoruz bu işi... geceleri üzerimizi örten şefkatli el onun eli... zeyno geceleri uyandığında benden önce kucağına alan eşim.. kendisi uyutamaz ise, zeyno ille de süt diye tutturursa ben devralıyorum. evet bu kısım tamam. peki asıl meşakkatli iş... örneğin tam gün çalışan birisi olarak eve yorgun gelip her ikisine de yetişmek, ihtiyaçlarına cevap olmak zor iş. üstelik stresli bir işiniz varsa, asıl zihnen oluşan yorgunluğa çare bulmak zorsa.. mesela istediğim gibi bir anne olamadım.. çocuk da yapıp kariyer de yapamadım. çocuk yaptım, kariyer kaldı... eğlenceli, süper enerjik de değilim. her gece bir aktivite ile onu doyurmayı başaramıyorum örneğin.. sadece bejna varken, o daha bebekken oyun, etkinlik yapıyor, geceleri kitap okuyor, saatlerce konuşuyordum. ama işte o reklam cıngıllarındaki neşeli hal her zaman olamıyordu. bir kere büyükşehir stresi, iş stresi o neşeyi alıp götürüyordu. şimdi zeyno ile oynarken bejna'nın etkinlikleri aksıyor, bejna ile eğlenirken zeyno eksik kalıyor...

özeleştirimi de verdiğime göre bir de işin gözlem kısmına gelmek istiyorum. evet iyi kalpli, yardımsever, mutlu bireyler yetiştirmeye çalışıyoruz, bunun için sürekli birşeyler okuyoruz falan filan da neden çocuklarımız tam olarak mutlu değil. neden en ufacık bir olumsuzlukta moralleri bozuluyor. neden arkadaşlarıyla hep bir arada eğlenirken illa maraz çıkıyor. neden çocuklar da biz büyüklerin yarış iklimindeymişçesine istediğini almak uğruna şiddete başvuruyor. neden tatminsizler. neden birbirlerini üzecek şeyler yapıyorlar. neden paylaşım meselesi sadece birinin yararına olacak şekilde hallediliyor. bu konuda elbette hepimiz diyeceğiz ki, ay benimki herşeyini paylaşır arkadaş canlısıdır... yok ama öyle değil... ne okulda, ne alış veriş merkezinde ne de parkta bu böyle değil.. illaki birisi diğerinin canını acıtarak dahi olsa istediğini elde edebiliyor. bizler acaba proje çocuklar yetiştirelim derken kapitalist toplum gereklerine göre mi çocuk yetiştirdik de insanlığa ait değerler ikinci planda kaldı? neden hayaller neşe içinde oynayan çocuklarla dolu reklam cıngılı misaliyken gerçekler birbirini itip kakan, can yakıcı hatta ve hatta idam isteyecek denli kindar bir ortam oluverdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder