Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Aralık 2014 Salı

'ini' five :)

uzun zaman oldu yine yaz(a)mayalı...
hayatın yükü stresi, şehrin yoğunluğu, manasız koşuşturmalar, iş-güç, ev-bark derken zaman hızla akıp gidiyor.
bejna altı aylık filandı galiba bu blog açılalı.. demek 4 yıl geçmiş. çok yazacaktım çok okuyacaktım çok birikecektim. olmadı. ya da oldu da başka biçimlerde oldu.. olsun.. bejna'yla birikerek yaşamak herşeye değer!
bir çocuk hayat demek, gençlik iksiri, mutluluk nedeni, bir mucize!!!
büyüdükçe sohbet, paylaşım arttıkça daha da bayılıyorum bu annelik meselesine... evimiz uzak, yolumuz çetin olduğundan yolda sohbet etmeye epey vaktimiz oluyor. dün sabah başlıkta yazan sözcükle ilgili çok güldürdü beni ponçiğim.. konuşmayı çok seven bejna daldan dala atlamak suretiyle sohbet üstüne sohbet açar. neyse arabaya ilk biner binmez anne "inifayf" ne demek diye sordu. bilmiyorum dedim. o devam etti:"yani anne fayfı (five) biliyoyum da 'ini' ne 'ini' ne?" dedi. ben yine bilmiyorum kızım, nerde duydun, yanlış duymuş olabilir misin filan diye ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken o da espriyi patlattı: "yani sanki 'altı' fayfa (five) in demiş gibi, in fayf in fayf :), in aşağı in aşağı fayf!" tabi fayfa in diyen de altı!




bu sabah ise gözlerinden akan damlalar ile kahroldum.. evden çıkarken bejna yine konudan konuya atlayan sohbetlerine devam ediyordu. işte harlek'te sürekli gittiğimiz termal bir tesis var orası aklına gelmiş, oranın hamamından söz ederken aklına geçtiğimiz aylarda gittiğimiz yalova geldi. "ben asıl yayova'ya gitmek istiyoyum, oyayı çok sevmiştim. dedi. ardından "ama yayova'da ağaçları kestiler, en güzel ağaçları kestiler, nasıl yaptılar bunu!" diyerek ağlamaya başladı. bu arada eklemeliyim yalova'daki ağaç katliamını haberlerde dinlemiş biz mutfaktayken de "babaaa yayova'da ağaçları kesmişler, gözlüklü adam konuşuyooo," demişti. o zaman da bu yalovadaki ağaç meselesine çok üzülmüştü, demek ki içinden atamamış hala! daha bu sabah o ağaçlar için gözyaşı döktü bu çocuk! o yalova'daki ağaçlara ağlarken daha yeni yırca'da zeytin ağaçlarını kestiler, bu ağaçlar hep kesiliyor, çınarlar, meşeler, çamlar kesiliyor, can damarlarımız kesiliyor diyemedim...bu doğa katliamının hesabını nasıl vereceğiz yavrularımıza diye hala kara kara düşünüyorum!!!!

evet çocuklar, çocuklar... bizim hayat kaynağımız yavrularımız... küçücükler ama onlardan öğreneceğimiz çok şey var: başta hayatı ve yaşamayı sevmek, hayatı özümsemek ve onu her bir hücresiyle yaşayabilme meziyeti..