Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Ekim 2016 Çarşamba

şefkat

aslında içimden yazmak gelmiyor.. dışarda muhteşem bir sonbahar havası, içimde kasvetler, kendi göğümde kara bulutlar... fakat yine de ne güzel  ki yazdıracak iki tane muhteşem sebebim var... elbette kızlarım... birinin bıdır bıdır konuşması, ışıl ışıl bakışı, diğerinin meraklı gözleri ve dokunuşundaki masum ve sonsuz şefkat... aslında birinin diğerinin değil, tüm bu tasvirler ikisi için de geçerli... ne yani çıkardığı seslerle zeyno konuşmuyor mu ya da bejna'nın dokunuşu daha mı az şefkatli.. değil elbet.. aynı. yazınsal bir kaygı ile öylesine bir cümle kurmuşum varsayın. iki pırlantam var benim ışıl ışıl yanan gözleriyle, iki pırlanta aynı enerjiyle...




saat sabahın beş buçuğu civarı, zeyno'nun uyanış sesleri, içime dolan kuş cıvıltıları, sonsuz bahar nefesi. baharın kızı ya kendisi :) kucağıma aldım uyuttum yatırdım.. yine uyandı bir saat sonra, tıpkı bejna gibi... o da sabah 6 buçukta uyanırdı hiç sekmeyen biyolojik saatiyle ve koynumda beraber uyurduk bir saat daha. içimde aynı sıcaklık aynı duygular zeyno'yu aldım yamacıma, diğer yamacımda da bejna :) düşündüm ben anneyim ama onların dokunuşu öyle büyük şefkat yüklü ki, onlar beni rehabilite ediyor, onlar beni gündelik hayattan o dokunuşlarıyla sıyırıyor.. onlar yetişkin ben çocukmuşum gibi sığınıyorum güzel kucaklarına, tenlerine, kokularına... işte o an dünya bir başka oluyor, her şey masalsı bir güzelliğe bürünüyor. ta ki saat çalıp kalkma komutu verilinceye kadar. telefonu sustururken ekranda beliren mesajlar, derken sosyal medya, gazete başlıkları, haberler derken güne başlanıyor. sokakta mutsuz insan yüzleri. dışarda ne güzel bir sonbahar var oysa ve sonbahar en çok ankara'ya yaraşırken şehir teslim alınmış bilinmez bir örtüyle. günün neşesi solmuş sanki.. bu düşüncelerle gün ilerlerken içime hapsettiğim çocuk kokusuyla başedebiliyorum hayatla.




karamsar mı oldu biraz. karamsar demeyelim de sitemkar diyelim dilerseniz. gülmeyen yüzlere, coşmayan yüreklere, karartan sözlere. olsun yine de benim gülecek iki sebebim var. şefkatleriyle beni sarmalayan iki güzel sebep, iki minik yürek... anladım ki onların şefkati biz yetişkinlerinkinden çok daha fazla, çok daha derde deva :)

size iyi sonbaharlar efenim, daha bitmedi. önümüzde bir ay ve bir kaç gün var.. ankara'yı rengarenk sonbahar yapraklarıyla tavaf edip kışa enerji depolayalım ki üzerimizdeki kara bulutları dağıtmaya gücümüz olsun değil mi?