Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Şubat 2012 Perşembe

O bİr KüÇüK hAnImEfEnDi




caaanımın içi.... giderek büyüyorsun, saçların uzuyor, ellerin ayakların büyüyor, mimiklerin değişiyor... bugünleri nasıl özlemle anacağım en miniminik hallerini andığım gibi. sabah uyanınca anne-kız kendi dilimizde ettiğimiz sohbetler, gülücükler mucize gibi. sanki yorgunluğumu, halsizliğimi anlıyormuşcasına yüzüme dokunuşun, beni sevişin ömre bedel! kendi kendine konuşmaların, yorumların, bizleri süzüşün.. sabahki topuzun... peyniri yiyişin, sonra anneannenin kazağına sürüşün... mama kabını isteyişin, ardından bisküvinin yerini göstermen ve buzdolabından içine katık edilecek "mama"yı göstermen, ardından da mama kabına "attı" yaparak bisküvileri atarak birlikte mama hazırlamalarımız... sapsarı, kıvır kıvır saçlarının seni iyice masalsı bir havaya sokuşu.. duyduğun müzikle dansa başlaman, çiçek görünce burnunu uzatıp koklaman, yapraklarını okşaman.. sokağa çıkarken dolaba gidip, sevdiğin kıyafeti seçip onu giymek istemen, illa da bordo bereyi göstermen, mutlulukla gülümsemen.. "baba baaaba" diyerek babacığın peşine takılman, onun çalan telefonunu bile tanıyıp babaya telefonu göstermen, onunla en çılgın oyunları oynayabileceğinin bilincinde olman ve onun peşinde daha bir farklı koşturman... yaaa işte bejna bir küçük hanımefendi, büyüdü artık, herşeyin farkında, isteklerinin peşinde koşuyor.

6 Şubat 2012 Pazartesi

ümmee ümmeee



kuzucuk bir aylık filanken böyle "ümme ümmmeee" diye ağlıyordu, şimdi de arada bu ağlarken bu sesi çıkarıyor. bazan yalancıktan sırf bize kızdığı için ve gözyaşlarını harcamaksızın ağlıyor bazan da gerçekten.. ah bunları yazdım diye kimseler kızımı ağlak bebek sanmasın, onun ne güleç yüzlü bir bebek olduğunu dünya alem biliyor :) anne karnındayken bile gülücükler saçıyordu kuzum. dört boyutlu görüntüsünü izlerken doktorumuzla birlikte epeyce gülmüştük kuzunun bu hallerine.



kuzum işte yalancıktan kızma taklidi yapıyordu epeydir. kaşlarını çatıp annnöööö deyip ardından gülüyordu. şimdi de uyuma ve ağlama taklitleri başladı. yere atıyor kendisini, kapıyor gözü.. biz işte "aaa bejna uyumuş mu?" filan şeklinde oyununa katılınca başlıyor tebessüm etmeye.. bir de yalancıktan ağlama taklidi yapıyor. gözleri o an dolu dolu oluveriyor nasılsa, sonra kaşlar çatılıyor ve "ümme ümmeeee" diye sesler çıkarıyor, ben onu kucaklayıp "ağlama bebecik filan diyorum ardından gülüşüyoruz. aynını ben yapınca da o gelyor beni teselli ediyor sırtımı sıvazlıyor filan... yalancıktan oyunlara başladık işte kuzumla. onun en minik hallerini çok özlüyorum, her halini özlüyorum ama böyle ilteşimimiz arttıkça da annelik duygusu apayrı bir hazza dönüşüyor.



yazmaya vakit bulmuşken yazayım kuzumun karda yürümekten nasıl keyif aldığını ama en çok buzda kaymaktan hoşlandığını... yazayım hafta sonu alış-veriş merkezinde dondurma yiyen çocuğa doğru koşup elindeki dondurmayı almak isteyişini, annem ve benim elimden tutup yürürken yerlerde kaymaya çalıştığını ve tabi yerlerde süründüğünü... babasına bir uçan balon aldırıp ardından baloncudaki diğer balonlara gözünü diktiğini, balonu elinden bırakmak isteyip balon havada biz yerde birlikte gezmek isteğini, gece uyurken de balonun ipi bir elimizde öylece uykuya dalışımızı... mutfakta iş yapan anneannenin elinden tutup onu koltuğa oturtuşunu... çamaşır sepetine oturup babadan kendisini sallamasını isteyişi ve asla yetinmeyişini... mutfakta onunla ilgilenemeyince bana küsüp anneanneye sarılıp ağlayışını ve yüzüme bakmayışını....