Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Nisan 2012 Salı

melekler mi gelmiş yoksa buraya....



"melekler mi gelmiş yoksa buraya...." dükkanının kapısında birden bire bejna'yı gören yaşlı bir amcanın nidasıydı bu... öyle sevimli ve içten söylemişti ki bu sözler içime işledi adeta... evet, melek onlar... gerçek bir melek.. masumiyet, içtenlik, doğrudanlık, güleryüz, gerçeklik onlarda. güçlü algıları ve sezgileri, gerçek niyetleri, doğrudan istekleri var çocukların. bizler gibi gizlenerek yaşamıyorlar.  yaşlı amcanın sözlerini her daim hatırlamalı ve bu basit sözlerin anlamını kavramalıyız sanırım..

ve sanırım yadsımamalıyız dünyada belki milyonlarca meleğin işkenceye, haksızlıklara, sömürüye, istismara, haksız cezalara maruz kalışını... bu meleklerin kanatlarının kırık, yüreklerinin yaralı oluşunu... basit aslında, onlar gibi, o melekler gibi olabilsek bir parça yetecek.

ne diyelim, yaşlı amcanın bu sözleri tüm kulaklarda uğuldar belki bir gün...

yazının konusu olan bu sözleri duymak için dün ayaşa gitmişiz biz de.. güzel giden havaların her nedense haftasonu bozduğu bu günlerde bir pazartesi günü ayaşa gidivermiş ayaklarımız.. ilginç doğası, çiçek açmış ağaçları ve eski rum evleri ile ne de şirin bir ilçeymiş meğer. daha evvel bir duruşmam nedeniyle gitmiş ancak gezememiştim. şehirde ufak bir yürüyüş, bir yemek molası iyi geldi bize.. bejna ise güzel havanın tadını çıkardı elbet. toza toprağa bulanmadan girmedik eve.




bugünlerde bisiklet sevdasında bızdık.. sabah akşam bisikletin tepesinde, küçük meleğin rotası doğrultusunda ev turu atıp duruyoruz. bana ismimle hitap ediyor yine bu aralar "hüyya".. kelimeleri artıyor bejna'nın... "hüyya, havvu, diayyy, hu, bitti, beppe, kedi" aklıma gelenler.. tercüme etmek gerekirse "hülya, havlu, dilay (dilay abla'ya sevgiler.....), su, bitti (bildiğin bitmek), pepe, kedi bildiğin kedi.....