Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Haziran 2015 Perşembe

yeni birşeyler söylemek lazım...

evet yeni birşeyler söylemek lazım... hayatı renklendirmek, gün ışığına bakınca gülümsemeyi hatırlamak, bulutlu bir gökyüzünün altında -ki bu bahar ve yaz bu bulutlar hiç eksilmedi altında yaşadığımız gökten- düşen her bir damlada kendimizi yeniden bulmak lazım... önümde duran takvime  ya da en son  bu bloga ne yazmışım hacı diye geçen zamana bakıp hayıflanmaktan öte gözleri dört açıp görmek lazım... yoksaaaa benim gibi yolun yarısına gelip yaşı 35 edersiniz, ne ara oldu bunlar deyiverirsiniz...




sanki özeleştiri gibi oldu... olsun, bakmayın kelimelere, aldanmayın... çocukla birlikte bir yaşam denizinin içindeyseniz, onun büyüdüğünü görür gözleriniz ama kendi yaşınızı ancak takvimlerden hesap edersiniz. elbette yaşamınız değişir, gelişir haliniz tavrınız, göz kenarlarına düşen kırışıklıklar, saçlara düşen aklar, belki giyim-kuşamınız, toplumsal statünüz değişir ama kendi ilerleyen yaşlarınızdan önce çocuğunuzun büyüyüşü çeker dikkatinizi...




bu blog da bejnanın büyüyüş evrelerini hatırlamak, anıları canlı tutmak için başlamıştı yola... yazı yazmayı evvelden beri severim... sonraları dönüp okumadığım günlüklerim de olmuştur... yeni bir ajandaya yazılan anılar... yazı yazmayı bilmezden önce de sürekli elimde kalemler, boyalar, rujlarla resimler yaptığımı, bir dergi ya da gazetede gördüğüm harfleri taklit ederek yazı yazmaya çalıştığımı hatırlıyorum... henüz altı yaşında iken çizgi film hazırladığımı ve illaki yayınlanması için trt ye gönderme hayallerim olduğunu hatırlıyorum. işte bejna için yazma fikri de onun kişisel tarihini yazmak, bir bellek oluşturmak için geldi. önceleri bir deftere yazmaya başlamıştım ancak pek az uyuyan bir bebek olduğu için deftere tuttuğum kayıtlar hep bölündü ve ben de işyerinde iken bir öğleden sonra bu blogu açtım ve yazmaya başladım. ilk zamanlar çokça yazarken ya da yazabiliyor iken şimdi seyrekleşmiş olmasına üzülüyorum. çünkü bejnanın her anı buraya yazılacak renklilikte...





bu uzuuuun arada neler mi oldu... anneannemiz bizi ziyaret etti, en son burada kalmış idik.. o dolmayı pek beğendi.. mersinde yaşayamadığı kar sevincini burada yaşadı... sonra, sonra bejna bu baharı pek zor atlattı. alerji tatlı kızıma göz açtırmadı resmen... tabii ki bize de... iş yoğunluğu ile birleşince vaziyet pek kötü oldu.. derken bejnanın okul telaşesine düştük. uzun zamandır kafamızı kurcalayan bu meseleye de şimdilik bir nokta koymuş olduk ve kısmen rahatladık... evet artık kreş günleri bitiyor, kızım eylülde anaokuluna başlamış olacak bir aksilik olmaz ise...



kreşin son günleri dedik ya... bu son günlerde sınıf olarak bizlere harika bir yıl sonu gösterisi sundu bızdıklar... bir sirk gösterisi şeklinde organize ettikleri temsilde bizim yavrumuz skutır kullanan fil rolündeydi... onu öyle izlemek inanılmaz keyifliydi, çok heyecanlandım, ondan daha çok heyecanladım. sanki o skutırı ben kullanıyor idim a dostlar o derece garip bir duygu içindeydim her nedense..fil kostümü içindeki bejna rolünün hakkını da verdi laf aramızda... aşağıdaki de bejnanın el emeği seramik objeler...



kitap meselesine gelince zaten uzun zamandır masaldan öyküye geçiş yapmıştık behrengi ile. ardından küçük prens, muzaffer izgü derken hatta benim okuduğum margosyan öykülerini bile sesli okutup dinlerken şiir okumaya da başladık. şermin :) ben tevfik fikretin şermin'ini okumamıştım bir tek "rengin" şiirni biliyordum. bejna sayesinde ben de şermin'i okumuş oldum. daha da güzeli bejnanın oldukça keyif alması oldu.



bale mi, evet evet devam ettik büyük bir sabırla.. arada sıkılsa da, yorulsa da disiplinli davrandı ve derslerinden asla taviz vermedi... neticesi de pek güzel oldu. geçtiğimiz pazar odtü'de "bir rüya gördüm" adlı bale gösterisini icra eylediler :) bejna minikler grubunda sahne aldı. bizim için de güzel bir tecrübe oldu. gösteri öncesi yapılan provayla birlikte 2 gün boyunca epey sahne tozu yuttu minikler. fakat bejna prova sırasında ve temsil esnasında beklemekten, uzun süre ayakta kalmaktan olsa gerek "bu beklediğim gibi diildi" deyip durdu. oysa günlerdir uyku yüzü görmemiştik gösteri heyecanından... herşeye rağmen tatlı bir telaş içindeydi minik kalbi. saçı, topuzu, makyajı yapılırken ne heyecanlı idi.. hele hele aylar öncesinden dikimine başlanılan gösteri elbisesine kavuşma hayali... biz de onunla birlikte çocukluk heyecanlarımıza geri dönebilme şansı yakalamış olduk güzel bir gösteriyi izlemenin yanı sıra...




yeni şeyler söyleyebildik mi bilemiyorum. en azından yeni havadisler verdik. bu blogun esas sahibi bejna hanım artık okul ile ilgili bir adım attı, bu blogu yönetmesi yakındır mesela... ah bale maceramızın ilk perdesini de neticelendirmişiz. onun dışında yolun yarısını devirmiş hep beraber büyümeye çalışıyoruz daha ne olsun... başka yeni sözlerde buluşmak üzere, şimdilik hoşçakalın...