Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Şubat 2014 Çarşamba

uzun zaman oldu yine...


yeniden bir merhaba demeli....

yeni şeyler söylemeli... yeni o kadar çok ki hayatımızda.. elbette bu yanlış anlaşılmasın yeni eşyalar vs. değil kastettiğim, bejna'nın faruk'la bana sunduğu, yaşattığı güzel anlar.. o büyüyüp geliştikçe, diline hareketine yansıyan herşey yeni ve güzel, yeni ve anlamlı... uzayan saçının telinden değişen mimiklerine, gelişen kelime haznesine değin herşey aynı zamanda bizim birer parçamız... ondan bize, bizden ona akan bir hayat...

en son kasımda kalmışız, aradan günler, haftalar, aylar geçmiş.. ne çok şey yaşandı oysa. bejna'nın heyecanla beklediği bir kere gelip bir daha da yüzünü göstermeyen kar yağdı, yeni yıla girildi, hareketimiz cümlelerimiz çoğaldı... o karlı gündeki mutluluğunu görmek ömre bedeldi mesela... geçen yıl da ankara kardan nasibini alamadığından, hiç karla tanışmayan bejna "anne ben medela (mesela) bunu hiç bilmooordum" diyerek nasıl coşkuyla oynadı..



yine her kış olduğu gibi hastalıklardan virüslerden nasibini aldı, yine astım ataklarını yoğun bir şekilde yaşadı.. bir gece öyle ateşlendi ki yavrucak, sabaha kadar sayıklayıp durdu.. ancak o halinde ne kadar yüreğim dayanmasa da sayıklamaları akıldan çıkacak değildi. "delolan deeeldi (keloğlan geldi)" ardından da diyor ki "anneceğim gözümü gırpmıddım deloolanı gördüm de ondan öyle dedim." bir taraftan da niye sayıkladığını izah ediyordu yavru.. yine "şekeeeer, şeker düştü, şekeri düşürmeyin" şeklinde çocuk dünyasını biza anlatıyordu sayıklamalarında..

artık büyüdükçe paylaşımlarımız daha da artıyor.. alışveriş yapıyoruz, ben kendime kıyafet bakarken o da kendine "anne bu hıka da 3-4 yaş içinmiş" diye geliyor yanıma. tabi benim o mağazadan birşey bakışım yanıma kar kalıyor gene bejna hanıma 3-4 yaş gıyafeti alınıp çıkılıyor.. şayet kendisine birşey alınmayacaksa alış-veriş benim için işkence olabiliyor.. benim baktığım kıyafetler ona çok sıkıcı geliyor mesela.. o bana ısrarla kırmızı, turkuaz abiye kıyafetleri öneriyor, denemem ve satın almam için ısrarcı oluyor, almayınca da kırılıyor.. her ne kadar mağazada bulduğu pufa koltuğa oturup benim görüş alanımdan çıksa da hatta kıyafetlerin arasına girip saklansa da ben çok keyif alıyorum onunla kız kıza alışverişten. market alış -verişini daha çok sevse de uykusu geldiğinde gözü annesi gibi hiçbirşey görmüyor, kafasının değidiği yerde uyuyakalıyor..



ama tabi burdan bejna hanımın uykuyu sevdiği sonucu çıkmasın.. sabaha karşı 4'te uyanıp sohbet edesi tutuyor zaman zaman.. zaten gündüz uykusu sevmiyor, hafta sonları uyumamak için direniyor, kreşte de az uyuduğunu biliyorum; geceleri onu uyutmaya çalışırken benim uyuyakaldığım anlar oluyor, sabahları erken kalkıyor hatta dediğim gibi sabaha karşı bile enerji dolu oluyor. eskiden 4-5 masal okutuyordu bana şimdi bunu 1 kitaba indirgedik. elimizi yüzümüzü yıkayıp bicamalarımızı giydikten sonra kütüphaneye gidip kendine ait raflardan kitabını seçiyor ve "dupriz bitabı"yla (sürpriz kitap) yanıma geliyor.. bir müddet babası ile şakalaştıktan sonra yatağa girmeye karar veriyor.. masal okunuyor bitiyor, hadi dohbet edelim diyor... dohbet ediyoruz, gün içinde yaşadıklarını konuşuyoruz, değerlendiriyoruz, sonra ninni istiyor, ninniden sonra da şarkı istiyor... artık boğazım kuruyana dek çenem çalışıyor valla... hal böyleyken bazan onun yanında ben de uyuyakalıyorum...  yeri gelmişken, bejna çeşitli aktiviteleri tükettikten sonra uykuya dalıyor ancak odasında, yatağında tek başına uyuyor. bazan da gecenin bir yarısı uyanıp sohbet edesi tutunca da yanımıza geliyor, gülerek biyad gayaa mısın (biraz kayar mısın) azcık sohbetten sonra yanımızda uyuyor.. he nekadar psikologlar çocuğun bir başına yatmasını önerse de eşimle ben buna karşı çıkıyoruz, henüz üç yaşındaki bir çocuğun anne babasının yanında o sevgiyi yaşayarak uyumasını da önemli görüyoruz... yanımızdaykenki mutluluğu apayrı birşey....




evimize kuğulu park uzak ama benim çok sevdiğim bir yer... hafta sonu havanın da güzelliğini fırsat bilip antakya lezzetleri ile yaptığımız kahvaltının ardından soluğu kuğulu'da aldık.. bejna'nın sevinç ve coşkusu görülmeye değerdi doğrusu... seni çocukluğumuzun bahçelerinde, yeşilliğinde yetiştiremesem de yeşile ve doğaya hasret bırakmamak adına da elimden geleni yapmaya gayret edeceğim canımın içi...




anlatacak çok şey var aslında.. şu an yavrucak kreşte... orada huzurlu ve mutlu olduğunu bilmek güzel.. öğretmenini çok seviyor her fırsatta bana "anne ödetmenin cok güzel hem de çoooook tatlı" deyip duruyor... elbette aynı şeyi ordaki ablaları için de sürekli dile getiriyor. onlara da burdan selam ve sevgilerimi iletmek istiyorum...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder