Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Şubat 2014 Çarşamba

senin anladığın benim söylediğim değil!




merhaba canımın içi....

şu an uyuyorsun belki, belki de yatağında sıkılıyorsun. bazan bize kızıyorsun, bazan daha  fazlasını istiyorsun.. haklısın! bazan seni anlamıyoruz, anladığımızı sanıyoruz ya da... haklısın!

geçen gün dilinin döndüğünce birşeyler anlatıyordu arabada. babası da cevap veriyordu...                  
Bejna bazı sözcükleri doğru telafuz edemediğinden çoğu kez onun murad ettiğinden başka şeyler       anlıyor ve ona göre cevaplar verdiğimiz oluyor. yine benzeri bir durum yaşandı ve Bejna cevabı           patlattı: "Baba senin aanadııın benim döölediğim diiil ki ama!" Bana da yapıyor bunu hem daha yeni konuşmayı öğrendiği zamanlarda bile benim onun dediğini anlamayıp "hıhıııı, eveeeet" dediğimde "ne döööledim hadi döööle" diye söylediği şeyi tekrar ettiriyordu cimcime! şayet söylediğini   anlamadıysak da vah halimize!




 Bejna hanım, bir süredir saçlarından bıkmıştı sanıyorum. sürekli kısa kestirmek istediğini                    söyledi, bir hafta kuaför sayıkladı. neyse bir cumartesi öğleden sonrası kuaförde aldık soluğu...           kuruldu kuaför koltuğuna, bir edalar bir havalar eşliğinde kesildi saçları ikinci kez. ama bu defa         biraz fazla. eski halini de fotoğrafladım elbet ama içim gitmesin diye buraya koymadım. her türlü       ikna yöntemim yetersiz kaldı Bejna'nın uzamış, uçları sarı kıvırcık saçlarını kestirmesine. hatta           kuaförü de aynı şeyi söyledi ama yok kızım kararlıydı bu konuda. ben küçükken oğlan çocuğu gibi       kısa saçlı olduğumdan Bejna'nın saçları uzun olsun istemiştim ama kendi istediğinin önüne de             geçilmez ki! canı ne istiyorsa yapsın (tabi bunun sınırları var Bejna'cığım büyüyünce bu satırları           okuyup sevinme boşuna :) ) bir de kuaförde herkes etrafında pervane olunca tam prenses gibi hissediyor         kendini bızdık. ellerini uzatıp evde yasaklanan ojeyi de sürdürdü, nasıl keyifli.... hayat da onunla         keyifli!




hafta sonu kahvaltıdan sonra evi derleyip topluyordum ki bızdık yanıma geldi ve en ciddi ses tonuyla bana; "hep iş yapıyoysun, benimle hiç ilgilenmiyoysun, bana daman ayıymıyoysun. bu işleyi badkadı yapsın." deyiverdi. tam bir çelişkiye dokundu... yemek yapmak, derli toplu bir ev,  mesleki faaliyet aslında hep onun için, ama ona ayrılacak zamandan çalan şeyler... oysa kendimize ayıracağımız zaman parçacıklarını bile ona bahşetmişken bu yetmezlik günümüz  modern dünyasının çelişkisi... 

 ama yine de kuzucuğum, sana daha fazla zaman ayırmak için                                                            elimizden gelenin daha fazlasını yaptığımızı, yapacağımızı bilmeni isterim......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder