Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Ocak 2019 Cuma

kelimeler, cümleler....



upuzun bir zaman geçmiş aradan... zeyno henüz 2 yaşında bile değilken ilk sözcüklerini yazmışım bir telaş... ya unutursam diye sıralamışım... şimdi ise öyle bir yerdeyiz ki onun o çok çok tatlı cümleleri ile güne başlıyor, günü bitiriyoruz..




mesela bir anda "anne ben seni çok çok seviyoğuuum." deyiveriyor, içimden kalpler fışkırıyor, yüzümde gül yaprakları dolanıyor... ya da bir anda alakasız bir yeri gösterip "aaa anne bak, ne hale gelmiiiş" diyor, bizi taklit eden bir edayla.. ya da ablasına azıcık çıkıştığım bir anda "anne sen niden bijda'ya gızdın? ama bijda çok çok tatlııı.. ben bijda'yı çok çok seviyoğuumm" deyince sanki bana ayna tutuveriyor. hatta unutmayıp ertesi gün ablası yanımızda değilken bile aynı soruları sormaya devam etmesi aralarındaki o güzel bağı ne de güzel anlatıyor. bazan bir anda, ablası ile onun kreşteki sınıfı hakkındaki konuşmayı işitip hemen "anne sen ne dedin? benim adım geçti." diye bir cümle kurup beni şaşkınlıktan yerlere yıkarken ayar vermeyi de ihmal etmeyişi.. her işini kendisi yapmaktaki marifeti ve ısrarı. mesela, sabah ayakkabı dolabından kıyafetine uygun gördüğü mor botunu alıp ayakkabı çekeceğini de yanına koyarak zor da olsa kendi başına giyme çabası...  mağazadan hemen çocuk reyonunu bulup sevdiği bir kotu bana aldırması... yazdıkça yeni maharetleri aklıma geliyor, klavyeye engel olamıyorum. olmayayım zaten de, zaman bana engel ne yazık ki!

aradan epey zaman geçti, yazacak anlar, anılar o kadar çok birikti ki nasıl anlatsam nerden başlasam bilemedim. aradan bir yaz bir sonbahar tatili geçti, okullar açıldı kreşler başladı. paylaşımlar arttı, oyunlar çoğaldı. tatlı kızım şu an kreşte yeni uykudan uyanmış ikindi kahvaltısını ediyordur. birazdan gidip alacağım ona sarılıp çoğalacağım.. hayat anlardan ibaret.. onlarla yaşadığım anları ciğerlerime çektiğim hava gibi içime çekip bırakmamak istiyorum saatin işleyen tiktakları arasında, hep bir yerlere yetişme telaşında..

ve zeyno akıl almaz bir hızla büyürken, akıl almaz cümleleri ile bizi şaşırtıp tebessüm ettirirken akıyor zaman.. sanırım bu günlükte yazılanları baştan aşağı bir tarasam göreceğim ki hep zamandan dem vurmuş, ondan şikayet etmişim... alnımızda artan çizgiler ya da saçlara düşen aklar değil ama bu telaşenin sebebi... bu telaşenin sebebi, büyürken onlar yetişememekten, anları yaşayamamaktan, bu minik hallerine doyamamaktan... daha dün gibi hastane odasında ilk karşılaşmamız oysa.. evde minik minik tutumlarını yıkayıp ütülemelerim, beşiğinde sessizce seyirlerim, uykusuz gecelerim, akıl sır ermez lohusalık hallerim, biberonlar, çıkan dişler, süt kokusu, bebek sıcaklığı.... tüm bunlar kendini bitip tükenmez sorulara, kimi zaman hırçınlıklara, bolca hinlik ve afacanlıklara, oyunlara, boyalara, resimlere bıraktı kendini. dün kreşte kırmızı rengi ile ilgili çeşitli etkinlikler yaptı ve eve ilk ödevini getirdi :) ama nasıl gayretli ve hevesli... e, tabi önümüzde bejnacık örneği var, meseleyi yırttığı karaladığı ödev kağıtlarından biliyor. "annaciğim, bu, benim ödevim" diye sayfalarını gösterdi, boyadı vs ama kıpır kıpırlığı buna çok da müsade etmedi. ödevi hemen ablaya satıp ona yaptırmaya çalışmasına ne demeli peki? abla deneyimli, sadece minik bir çizik atıp bu ablaların yapacağı, kısım, gerisini senin yapman lazım diye yapıştırdı uyarıyı :) bejna'nın varlığı çoğu kez bizim müdahalemize gerek kalmadan çözüm buluyor bazı meselelere...

daha ne anlatsam, ne anlatsam.... ah ne anlatsam az... her anlarını hatırada tutma arzusu beni bazan baskı altına alıyor ve o zaman hiçbirşey yapamıyorum. oysa gayem her gün yazmaktı, bu işe başlarken... ilkin sık sık yazmalar, yerini haftalara, aylara, altı aylara bıraktı handiyse. işte son yazdığım yazının üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş olacak.. kocca bir yıl, ve zeyno 3 yaşına yaklaşacak... bazan da olayları yazmak az kalıyor, hissiyatı vermeye çalışıyorum. ancak onda da birden fazla evlat sahibi her ana-babanın yaşadığı vicdan devreye giriyor. ikisine de eşit mi yaptım? bu mümkün değil elbette. bence sevgiyi sonuna kadar hissettirmek bu meseleye bir çözüm. her ne olursa olsun elimden gelen onları sevdiğimi hissettirmek ve her fırsatta mis kokularını içime çekmek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder