Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Ağustos 2016 Salı

sevinç

sevinç sözcüğü eskiden pek bir sıradan gelir idi... şimdi ise daha doğrusu miladımız bejna ile birlikte bu sözcüğün tılsımına eriştim... gülücükleri, sevinç onların.



her sabah beş buçuk altı civarı uyanır zeyno ve saat dokuza dek vakit geçiririz onunla herkesler uyur iken.. yatağında uyanıklık ile uyku arasında debelenirken o kıpırtısına uyanırım ve kucağıma alıveririm.. acıkmıştır yahut susamış.. hemen karnını doyururum, o sırada gözler kapanır uyku moduna geçiyor sanırım. ama karnı doyar doymaz o muhteşem gözlerini diker ve bana bakar. işte o an sevinçtir.... sevinç devam eder; gözlerime bakıp gülmelere başlar, sohbetler eder benle... hatta "anne" der :) demez de çıkardığı ses tam da odur. o an içim içime sığmaz. biraz gülücük ardından sohbet derken sesinin tonu yükselir. işte bu "beni kucağına al anne" demektir. kucakta evi tavaf ederiz, gene sohbetler ederiz. pencere önü onu pek mutlu eder ve pozisyon değiştirmek ister. ben de yüzü dışa gelecek biçimde tutarım onu bu kez. o gözler etrafı inceler de inceler... ne sevimlidir, anlatmaya hiçbir sözcük kabil değil! o minicik ayakların hareketi yüzünün edası "bu an hiç bitmesin" dedirtir... derkeeeeen muhteşem bejna uyanır ve yumuk yumuk gözlerle ilk yaptığı şey zeyno'sunu sevmek olur. gelir hemen okşar yanağını, güzel sözleriyle kardeşini avutur. işte o an benim papucum dama atılmıştır. zeyno ablası ile aşık olunası muhabbete başlar. zeyno bejna'ya bejna zeyno'ya öyle güzel bakarlar ki ikisinin gözlerinin içi de güler. sevinçtir işte bu! hem ne büyük bir sevinç! anlatılmaz bir coşku... kapılıveririm o coşku seline ben de...

dışarda dünya yanmış, şehrin üstünden bombalar geçmiş, etraf toz duman olmuş unutuveririm. unutuveririm gündelik tasaları. bulutların üzerine çıkarım sanki. sanki bulutların yumuşacık karnında pespembe hayaller içinde dolanan çocuk oluveririm birden... aklıma bejna'nın bebekliği gelir... zeyno'nun beş beş buçuk gibi kalkıp yaşattığı bu sevinci bundan 6 yıl evvel bejna'nın her sabah al altı buçukta yaşattığı anlar gelir aklıma.. onunla evde dolaşmalarımız, sohbetlerimiz, gülücüklerimiz gelir aklıma... şaşıveririm o an bejna'nın abla olmuş hallerine... hepsi sevinç işte bunların..

zeynom bejna'nın bebekliğinin ikizi gibi resmen. o kadar çok benziyor ki ablasına dejavu gibi geliyor bana bazı anlar. zeyno doğduğunda bejna'dan 10 gram fazla idi sadece, boyları ebatları tıpkısının aynı. hala kilo alım hızları da aynı gidiyor, zeyno bejna'dan hala 10 gram önde :) bir de bejna'nın bebeklik kıyafetlerini giydirdik mi anılar bize hep taze  ;)

zeyno'nun bir diğer farkı ve şansı da bejna gibi ablası olması elbette.. zeyno ablasının peşinde gezmedik yer bırakmadı yahu! "zeyno'nun gezi rehberi" başlıklı yazımız bir sonraki günlerde yayıma girecek; daha oraya gelmedik! lakin kısaca ablasının okuluna yaptığı geziler var, ablasının resim sergisi, ablasının yıl sonu kutlamaları, ablasının arkadaşlarıyla buluşmalar, havuz sefaları, düğün-dernekler, yemekler, kahvaltılar var. bazan zeyno'yu çok mu yoruyorum acaba diye de düşünmeden edemiyorum. kuzucuk içinden "abi biz nereye tükkan açtık böyle yahu! kadın yerinde durmuyor habire bir aksiyon, alıyor kucağına koştur babam koştur, böyle hayat mı olur be! bi gün de kır dizini evinde otur" diyor mudur acep? ne dersiniz a dostlar! bu sevinç başka nasıl yaşanır... her sabah gözlerini dikip masum bakışlarıyla beni benden alan bu sevinç nasıl yaşanır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder