Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Ağustos 2014 Perşembe

bir tatil daha geçti...

13 temmuz sabaha karşısı gökova gökçe köyüne doğru iki araç yola çıktık... faruk'un yüklediği güzel müzikler eşliğinde yine keyifli bir yolculuk oldu. keyifli yolculuğun ardından, öğleden sonra köydeki güzel evimize ulaştık. bu yaz bir ev kiralayıp  güzel bir lokasyonda tatil geçirmeyi kurgulamıştık. işte faruk o yoğunluğunun arasında bu güzel evi buldu ve güzel bir tatil geçirdik gerçekten de.




kaldığımız ev gökovaya bakan bir vadinin yamacında, ormanın içinde, güzelim akyaka'ya beş-on dakikalık mesafede osmanlı konakları olarak bilinen evlerden birisiydi. tatil evleri olarak dizayn edilen beş evden, "villa mercan" adındaki ev, bizim bu seneki tatil evimizdi. dışardan otantik bir mimariye sahip olan evin içi oldukça konforlu ve ferahtı. zaten ormanın içinde muhteşem bir manzaraya sahip olması yeterdi, bir de ekstra güzellikleri barındırınca tadından yenmedi. nitekim daha uzun süre kalmak istediysek de sadece 2 haftalık bir boşluğa ancak yetişebildiğimizden bu mümkün olmadı.




elbette sessiz sakin, sadece cırcır böceklerinin sesi, kuş cıvıltılarının eşliğinde güne uyanmak, mis gibi bir kahvaltının ardından havuz keyfi yapmak, canımız istediğinde çıkıp denize gitmek, geceleri otururken üşümek, üşüyünce havuza dalmak :), bazı geceler aç kalan yaban domuzlarının evimizin az ilerisinde çöp konteynerini devirdiğine şahit olup "ya domuzlar bize de gelirse" diye bol adrenalinli sohbetler eşliğinde şezlongda uyuyakalmak... daha da ötesi, şehir stresinden uzak bir huzur içerisinde yeşil ve mavide kaybolmak, hatta kendini unutmak...  bizler gibi stresli mesleklerde çalışıp, bir de büyük şehrin anlamsız stresiyle boğuşup, denize ve doğaya uzak memleketlerde yaşayanlar için bu tatiller hayati bir öneme sahip :) bu nedenle bu seneki tercihimiz bizi yanıltmadı. bu kadar anlattıktan sonra ev sahiplerimiz sinan beye, eşine, ailesine buradan teşekkür etmek isterim, ancak bu evleri öyle çok da tavsiye etmek istemem; sonra bize yer kalmaz :))




sadece evi anlatarak gökovaya haksızlık etmek istemem doğrusu... muhteşem doğası ve denizi ile beni benden aldı... azmak deresi, çınar, akyaka, köyceğiz, dalyan, iztuzu, turgut şelalesi, bayır köyü, söğüt köyü ve muhammet usta'nın nefis yemekleri, yine yeniden selimiye köyü, beni nedense çok etkileyen, zamansız bir yer gibi gelen bozburun... ve sayamadığım nice dağ, plaj, kum, ağaç, deniz, balık.....



kayınbiraderim, eltim ve barış ile başladığımız tatil serüvenine kardeşim ahmet de katılınca kalabalık, neşeli bir topluluğa dönüşüverdik :) bejna'nın doğumgünü de bu tatile denk gelince eğlenceli bir parti oldu ve kızım bu neşeli partiyle yeni yaşına girdi. kuzum benim; mutlu, sağlıklı, şanslı, tam istediğin gibi yeni yaşlar dilerim...


villa mercan'daki maceramız bayram öncesine denk gelince bayram tatilini de bu coğrafyada geçirmeye karar verdik. bu bayram yoğunluğunda  kısa bir arkadaş ziyareti molasının ardından bodrum, avta'ya giriş yaptık. avta; avukatlar tatil köyü'nün kısaltılmışı.  faruk'un arkadaşı oranın müdürü olunca en dolu zamanlarda dahi yer bulmak mümkün olabiliyor. bodrum tatili, gökova'nın dinginliğinin aksine daha yoğun geçti. bodrum bu sene aşırı sıcak, nemli ve de kalabalık olunca avta dışına pek çıkmadık.




zaten bejna burada çok keyifli anlar yaşadı. gündüz çocuk kulübünden çıkmayan bejna, deniz keyfini de yaptı, kumla istediği kadar haşırneşir de oldu; onun bu mutluluğu da bize yetti. hatta bejna çocuk kulübünde yaptığı resimlerle bir resim sergisine de katıldı. çocukların yapmış olduğu resimler sergilendi, kızımla sergiyi gezdik, resimlere baktık, vişne suyu içtik :) kuzumla ilk resim sergisi gezme etkinliğini de gerçekleştirdik. kuzum bu sergiye "karadeniz" ve "kıyafet dikme makinesi" adlı iki özgün resim ve bir boyama çalışması ile katıldı :) siyah dalga dalga şekiller çizdiği resim çalışmasının adı "karadeniz" çeşitli geometrik şekillerden oluşan çalışmasının adı da "kıyafet dikme makinesi".... zaten kuzum "tasarımcı" olmak istediğinden,  işi için gerekli makinenin çizimleri ile bir başlangıç yapmak istedi sanırım.  laf aramızda bejna şu sıralar bu makine meselesi ile haşır neşir! ankara'ya gelmeden önce bejna'ya ne istersin benden diyen  anneannesine, "oyuncak makinesi" demiş :) akşam bu meseleyi sorduğumuzda işaret parmağını alnına götürerek "düşündüm düşündüm, oyuncak makinesi dedim." diyor. bence mantıklı; tek tek oyuncak istemektense meseleyi kaynağında çözmüş çocukcağız :))


bodrum tatilinin bir diğer bonusu da tesadüfi arkadaş buluşmaları oldu :) faruk'un arkadaşı geldi, benim arkadaşım geldi, hasretler giderildi, deniz havasında anılar tazelenip muhabbetler edildi.... tatile renk geldi, neşe geldi...



bir yazının sonuna daha geldim ama nedense bu yazı bitmemiş, eksik kalmış gibi geldi bana. belki o doğayı anlatmaya dilim yeterince dönmedi, belki fotoğraflar az geldi. kim bilir belki başka bir yazıda bu eksikliği tamamlayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder