Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Nisan 2011 Cuma

yaz yaz yaz bir kenara yaz bütün hallerimi




evde yazacak vakit olmayınca ben de işyerinden yazıyorum.
ama meclisteki bilgisayarlardan bloguma giremediğim gibi resim de yükleyemiyorum. evde ise bejna ile vakit geçirmek ve o uyuyunca da onunla daha sağlıklı vakit geçirmek adına uykuya teslim olmak yazmamı engelliyor. hal böyle olunca da bejnanın hallerini günlüğümle paylaşamıyorum. kızım gün be gün büyürken ve hallerine haller eklenirken sayfalar boş kalıyor.
kızım neredeyse 9 aylık olacak. artık ayağa kalkıyor ve bir iki adım da olsa adım atıyor. emeklemedi henüz. belki emeklemeden yürür, bilemiyorum. ama şu an ayağa kalkabiliyor olmak kızımı çok mutlu ediyor. oturmayı yeni öğrendiğinde, geceleri onu yatağında oturur vaziyette buluyordum. bejna hanım oturup kendi kendine battaniyesiyle ya da yorganıyla oynuyor oluyordu onu kontrole gittiğimde. şimdi ise işi ilerlettik. artık uyanınca ayaktayız. beşiğinin korkuluklarından yardım alıp ayağa kalkıveriyor bızdık.
eh ben de madem kızım yürümek istiyor diyerek ilk adım ayakkabısı aldım ona. ama giydirmek ne mümkün! bejna hanım ayakkabılara pek asabi davrandı. giymek şöyle dursun ayakkabıları görünce bile başlıyor kızgın kızgın ağlamaya... korkusunu yensin diye biz de çeşitli numaralar deniyoruz, bakalım kim üstün gelecek?


canım kızım.. ben işyerindeyim, o evde anneannesiyle birlikte. işyerindeyken öyle özlüyorum ki onu... kokusunu, bakışını, tenini... eve gidince olabildiğince çok vakit geçirmeye çalışıyorum onunla. o da son iki haftadır benimle en azından geceleri daha çok vakit geçirmek istercesine ya çok sık uyanıyor ya da sabaha karşı hep kucağımda uyumak istyior. yatağına koyunca sinirli bir çığlık atıveriyor. ben de kıyamayınca sabah beşbuçuktan uyanma vaktimize kadar kucak kucağa bir hal alıyoruz. "ben çok yeniyim bu dünyada, anneciğim beni yalnız bırakma" dercesine bırakmıyor beni. sabahları bir kaç saat özlem gideriyoruz adeta kızımla. eh ben de işe kol, bel ağrıları ile geliyorum.
akşamları evde ailecek oyunlar oynuyoruz, kovalamaca, ce, saklambaç türevi. zaten oyunu genelde bejna kuruyor, bizler dahil oluyoruz. eğer ce oynamak istiyorsa oyun oynamak istediği kişiye uzun uzun bakıp göz temasını yakalayınca başlıyor gülmeye... ya da birinin kucağındayken bir diğerimize bakıp kovalamaca oyununa zemin hazırlıyor. zaten bebecik bir kişiyle yetinmiyor. eğer birimizin kucağındaysa diğer kişiler ilgi sahasında oluyor. kucakta tutan ise genelde avcunu yalıyor. bazen de eline geçirdiği anlamsız bir nesneyle ilgilenmeyi tercih ediyor. böyle zamanlarda ne yapsanız boş... o anlamsız nesne bejnanın en önemli oyuncağı oluveriyor.
bu hallerine bakıp hayaller kuruyorum bazen. yürüyeceği, konuşacağı günleri bekliyorum merakla.. miniminicik insan yavrusu ne aşamalardan geçiyor tanrım. bazen çok çabuk geçiyor zaman bazense duruyor adeta.. geçen sene bu vakitler içimde kıpır kıpır oyanayan yavrucak, şimdi yürümeye çalışıyor, oyunlar oynuyor bizimle. ne büyük bir mucize bu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder